.jpg)
Bundan iki hafta öncesiydi, Anneannem (Safiye GÖKTOPRAK)’ı ziyarete gittim. Eskilere daldı gözleri hafifte yaşlı idi. İçerledi ah çekti ve dedi ki? 
Zamanında toplanırdık zamanı derken 70-80 yıl önce gençlik çağlarına gitti. Hem anlatıyor hem de heyecanlanıyor. Açma yapardık kapışığınan yerdik diye şimdi ise ne yapacak dermanım var ya da annem ve teyzemi göstererek onların dermanı var dedi. Daldı gitti uzaklara bilmem nereleri kimleri düşünüyordu bilinmez.
O esnada Birden heyecanlanarak eşim den için bir gün gelsin o yapsın bize açmayı dedi.
Eşim Emine Hanım sizin bölgeden değil dedim Yapraklı’ nın bir köyünden sizin yaptığınız börek-çörekleri bilmez dedim. Demesine
Eşim Emine Hanımda istediğin açma börek olsun Anneanne yaparız dedi. Her ne kadar bu bölgenin insanı değilsekte sizlerin yaptığını bizlerde yapıyorduk ha isimleri kesme şekilleri değişik olsa da dedi.
Yaparımsın gerçekten diye yüksek sesle heyecanlı bir şekilde yineledi.
Sen iste yaparız dedi.
13 Aralık 2012 Perşembe günü için sözlenildi hani özel bir günde değildi o tarih uygundu herkes için hazırlıklar yapıldı. Bana da tembih ettiler öğlene buruya gel açma –börek yapılıp yenilecek diye, tamam dedim gelirim.
Eşimi sabah işe giderken; Anneannemlerin Çankırı’daki evine bıraktım o sırada sanki bizleri bekler gibi evinin camından el salladığını gördüm, bekliyordu bizleri. Demek ki.
Öğle yemek arasında doğru Anneannemlere gittim. Hazırlıkları görmedim ama fırın tepsisinde kimi pişmiş dinlenmeye almışlar, börek tepsisi fırında neyse sofra kuruldu börek kesilip önümüze geldi. Anneannem gözleri doldu bunun yanında birde turşu suyu oldu mu dedi; dedi arkasından Çaycıların Ali (Rahmetli dedi) bir gün hastalanmış evlerine ziyarete gittim geçmiş olsuna baktım ki perişan içinde Mürüvvet teyzeye sormuş evde turşu varmı? Turşu kurdunuz mu? Yoksa evden getirelim Diye Mürüvvet teyze var demişler. Turşu suyunu getirin içsin bu hastalığın çaresi budur demiş, turşu suyunu (Rahmetli) Ali Amcaya içirmiş. Birkaç eve uğramam gerekti dedi Anneannem akşam eve geldiğimde Çaycıların Ali iyileşmiş hastalıktan eser kalmamış dedi oturmaya gelmiş iyileşince diye anlattı. (Allah Rahmet eylesin Mekanı Cennet olsun)
Hemde börek ve yanında turşu suyunu götürürken.
Börekler kıyır kıyır olmuş bana dönerek oğul akşam iş çıkışında gel açma, bükme börek, yağlı çörek, cevizli çörek, asker çöreği yaptırdım; bizim oraların çöreği dedi. Öğlen buradaydık yeter sonra geliriz dedim. Açma bu dedi başka yerde bulamazsın dedi. Derken hemen eskilere daldı genç kızlar aramızda toplanıp görümcem Çakırlarda gelin Hamide (Rahmetli) olurdu ben olurdum sayardı eskilerden isimleri toplanırdık. Pıhtı, helva yapardık. Kapışığınan yerdik derdi.
Hamide halamdan söz açılmışken bende Çakırların evine giderdik Hamide halamı ziyarete dedim duvarlarda asılı güneşte kurutulmuş kaburga etleri kurutup dizerlerdi Rahmetli Hamide hala onlar kuru çiğ bakma gel sana pişireyim derdi ama gözüm orda duvarda asılı güneşte kavrulmuş etteydi çocukluk işte hazır pişmişi bırakıp bir parça kestirirdim tadı bir başkaydı diye bende katıldım Anneanneme.
Arkasından ( KOCAGÖZ) Mehmet amca harmanında düven sürerdi bizlere de bağırırdı gelin düvene binin diye hani bize oyun olsun da bizde koşardık düvene binmek için Mehmet Amcanın yanında düven sürerdik. dön babam dön. Bazen ayağa kalkardık dönerken savrulurduk, düşerdik kaçın kaçın hayvanların altında kalmayın derlerdi. Bazen de bir kap verirlerdi hayvanlar kuyruklarını kaldırırken altına tutun pislik mahsule değmesin diye.
Tayahmet dedem neden soğan yemediğini sordum. İnat adamdı sevmiyordu. Çevresindekilerde bunun bildiği için kızdırıyorlardı.
Tayahmet dedem su suvarmaya gitti anneannem ve kalabalık bir kesimde tarlaya çalışmaya gittik. Dedem yoktu tarlada en güzel yemeklerden biride bulgur pilavı ayran yanında salata ve bunların yanında ise kuzu diğer namıyla soğan sofra hazırlandı. Öğlende olmuştu. Ellerini yıkayan sofraya koştu. Birazda yorulmuştuk. İçimizden biri Ahmet babam geliyor dedi sofrada soğan varya herkes güldü ciddiye almadı konuşanı, birkaç dakika sonra gerçektende dedem geldi küreğini omzundan aşağı indirirken birden ne olduysa hayıflanarak gitti yemek yemeden sevmediği vardı yemekte soğan vardı görünce sinirlenip gitmişti ne olduğunu anlamadan söylene söylene uzaklaştı.
Ne günlerdi laf lafı açıp gidiyordu.
Hem benimle konuşuyor hen de teyzeme çocuklara kon böreklerden evlerinde yesinler diye
Dualar ediyor; Allah acılarınızı göstermesin, diye.
14/12/2012
Ahmet YAKAR
Dostlarla elele hep birlikteliğe
Zamanında toplanırdık zamanı derken 70-80 yıl önce gençlik çağlarına gitti. Hem anlatıyor hem de heyecanlanıyor. Açma yapardık kapışığınan yerdik diye şimdi ise ne yapacak dermanım var ya da annem ve teyzemi göstererek onların dermanı var dedi. Daldı gitti uzaklara bilmem nereleri kimleri düşünüyordu bilinmez.
O esnada Birden heyecanlanarak eşim den için bir gün gelsin o yapsın bize açmayı dedi.
Eşim Emine Hanım sizin bölgeden değil dedim Yapraklı’ nın bir köyünden sizin yaptığınız börek-çörekleri bilmez dedim. Demesine
Eşim Emine Hanımda istediğin açma börek olsun Anneanne yaparız dedi. Her ne kadar bu bölgenin insanı değilsekte sizlerin yaptığını bizlerde yapıyorduk ha isimleri kesme şekilleri değişik olsa da dedi.
Yaparımsın gerçekten diye yüksek sesle heyecanlı bir şekilde yineledi.
Sen iste yaparız dedi.
13 Aralık 2012 Perşembe günü için sözlenildi hani özel bir günde değildi o tarih uygundu herkes için hazırlıklar yapıldı. Bana da tembih ettiler öğlene buruya gel açma –börek yapılıp yenilecek diye, tamam dedim gelirim.
Eşimi sabah işe giderken; Anneannemlerin Çankırı’daki evine bıraktım o sırada sanki bizleri bekler gibi evinin camından el salladığını gördüm, bekliyordu bizleri. Demek ki.
Öğle yemek arasında doğru Anneannemlere gittim. Hazırlıkları görmedim ama fırın tepsisinde kimi pişmiş dinlenmeye almışlar, börek tepsisi fırında neyse sofra kuruldu börek kesilip önümüze geldi. Anneannem gözleri doldu bunun yanında birde turşu suyu oldu mu dedi; dedi arkasından Çaycıların Ali (Rahmetli dedi) bir gün hastalanmış evlerine ziyarete gittim geçmiş olsuna baktım ki perişan içinde Mürüvvet teyzeye sormuş evde turşu varmı? Turşu kurdunuz mu? Yoksa evden getirelim Diye Mürüvvet teyze var demişler. Turşu suyunu getirin içsin bu hastalığın çaresi budur demiş, turşu suyunu (Rahmetli) Ali Amcaya içirmiş. Birkaç eve uğramam gerekti dedi Anneannem akşam eve geldiğimde Çaycıların Ali iyileşmiş hastalıktan eser kalmamış dedi oturmaya gelmiş iyileşince diye anlattı. (Allah Rahmet eylesin Mekanı Cennet olsun)
Hemde börek ve yanında turşu suyunu götürürken.
Börekler kıyır kıyır olmuş bana dönerek oğul akşam iş çıkışında gel açma, bükme börek, yağlı çörek, cevizli çörek, asker çöreği yaptırdım; bizim oraların çöreği dedi. Öğlen buradaydık yeter sonra geliriz dedim. Açma bu dedi başka yerde bulamazsın dedi. Derken hemen eskilere daldı genç kızlar aramızda toplanıp görümcem Çakırlarda gelin Hamide (Rahmetli) olurdu ben olurdum sayardı eskilerden isimleri toplanırdık. Pıhtı, helva yapardık. Kapışığınan yerdik derdi.
Hamide halamdan söz açılmışken bende Çakırların evine giderdik Hamide halamı ziyarete dedim duvarlarda asılı güneşte kurutulmuş kaburga etleri kurutup dizerlerdi Rahmetli Hamide hala onlar kuru çiğ bakma gel sana pişireyim derdi ama gözüm orda duvarda asılı güneşte kavrulmuş etteydi çocukluk işte hazır pişmişi bırakıp bir parça kestirirdim tadı bir başkaydı diye bende katıldım Anneanneme.
Arkasından ( KOCAGÖZ) Mehmet amca harmanında düven sürerdi bizlere de bağırırdı gelin düvene binin diye hani bize oyun olsun da bizde koşardık düvene binmek için Mehmet Amcanın yanında düven sürerdik. dön babam dön. Bazen ayağa kalkardık dönerken savrulurduk, düşerdik kaçın kaçın hayvanların altında kalmayın derlerdi. Bazen de bir kap verirlerdi hayvanlar kuyruklarını kaldırırken altına tutun pislik mahsule değmesin diye.
Tayahmet dedem neden soğan yemediğini sordum. İnat adamdı sevmiyordu. Çevresindekilerde bunun bildiği için kızdırıyorlardı.
Tayahmet dedem su suvarmaya gitti anneannem ve kalabalık bir kesimde tarlaya çalışmaya gittik. Dedem yoktu tarlada en güzel yemeklerden biride bulgur pilavı ayran yanında salata ve bunların yanında ise kuzu diğer namıyla soğan sofra hazırlandı. Öğlende olmuştu. Ellerini yıkayan sofraya koştu. Birazda yorulmuştuk. İçimizden biri Ahmet babam geliyor dedi sofrada soğan varya herkes güldü ciddiye almadı konuşanı, birkaç dakika sonra gerçektende dedem geldi küreğini omzundan aşağı indirirken birden ne olduysa hayıflanarak gitti yemek yemeden sevmediği vardı yemekte soğan vardı görünce sinirlenip gitmişti ne olduğunu anlamadan söylene söylene uzaklaştı.
Ne günlerdi laf lafı açıp gidiyordu.
Hem benimle konuşuyor hen de teyzeme çocuklara kon böreklerden evlerinde yesinler diye
Dualar ediyor; Allah acılarınızı göstermesin, diye.
14/12/2012
Ahmet YAKAR
Dostlarla elele hep birlikteliğe
Devamı 
.jpg)
