ÇANKIRI ALPSARI KÖYÜ
AHMET YAKAR
ahmyakar@hotmail.com
BİLAL TERCAN VE SARIDAĞDA GEÇEN BİR HAFTA SONU
22/11/2013 BİLAL TERCAN VE SARIDAĞDA GEÇEN BİR HAFTA SONUZamanın akıp geçtiği günlerde teyzemin oğlu Bilal TERCAN İstanbul’ dan Çankırı’ ya kesin dönüş yapmış, Demirsal Şirketinde çalışmaya başlamıştı. Bizlerde Bilalgile ara sıra ailece ziyaretlerde bulunuyorduk, yine bir akşam ziyaretimiz sırasında bir ara Bilal bana dönerek abi köyümüz sınırları içerisinde bulunan Sarıdağ’a hiç gittin mi diye sordu. Sadece nereden gidildiğini ve nerede olduğunu bildiğimi söyledim. Gülerek Abi bu hafta sonu Pazar günü çıkalım mı Sarıdağ’ a dedi. Birden afalladım çıkalım da diyemedim çıkmayalım da diyemedim. Birden aklıma Sabire teyzem geldi. Acaba o zamanlar neler olmuştu. Hak etmediği bir olay için ceza almıştı. Bir hüzün çökmüştü bana, abi avcılar gidiyor, başka köylerden gidenlerde var, biz niye gitmeyelim dedi. Bilal’ e teyze oğlu bana yarına kadar süre ver, yarın sana telefon açarım dedim. Eve geldim konuyu anneme anlattım o zamanlar babam sağdı. Annem sevinçle karşıladı. Gidelim bende evlendikten sonra çıkmadım diye önce sevindi arkasından bir tutam gözyaşı aldı. Soramıyordum çünkü olayı azda olsa biliyordum. Neyse gidelim kararı aldık. Bilal’ e telefon açtım tamam hafta sonu Pazar günü Sarıdağ’ a çıkalım dedik. Kararlaştırdık neler alacağımızı neler yapacağımızı eksiklikleri tamamladık. O gün gelip çatmıştı. Aracımda sorunlar olduğundan ve nasıl bir yere gideceğimi tam bilemediğimden Alpsarı’ ya kadar aracımızla gittik, oradan Sarıdağ’ a traktörle çıkmaya karar verdik. Traktörün şoförü Bilal’ di traktörü köyden alıp gelmişti. Römorka itina ile aldığımız eşyaları yerleştirdik. Sarıdağ’ a giden yola doğru çıkmaya bayırı tırmanmaya başladık Bilal anlatıyordu çevreyi eski günlerini o zamanları bir ara duygulandı Rahmetli babam dedi ve sustu ağaçların içerisinde yavaş yavaş ilerliyorduk geldik miydi pınarın oraya gidelim orası piknik için idealdir. Dedi. Herkes Alpsarı köyümüzün dışından gelmişti. Annem ; Bilal ile koyu bir sohbet başlamıştı. Sarıdağ’ da tarlaları varmış ekin biçmeye gelirlermiş. Gecelediklerini iş bitmeden gitmediklerini anlatıp durdular. Evet, tarlaların olduğunu şu zamanlarda da Orman Müdürlüğünün el koyduğunu mahkeme kâğıtlarından kesin olarak ta biliyordum. Pınar’ dan akan suyun kenarına semaverde çay keyfi bir başka oluyordu. Kalabalık olduğumuzdan devamlı çay yapılıyordu semaverin altı hiç boş kalmıyordu. Babam bu görev benim diyordu. Etraftan küçük odun parçaları toplayıp ateşin olduğu yere koyduk, Hasan ve Emine TERCAN kardeşler yanıma geldiler Ahmet amca bizimle top oynar mısın? Alan dardı Emine TERCAN oynamasan bir daha sana küserim diye gevrek gevrek konuşmasıyla güldürmüştü bizleri, bazen bu gevrek sözü ben bu eve bir daha gelmem ile karışıp gitmişti. Hala yıllar geçse de Emine büyüyüp genç kız olsa da bizler için bu söz bir tatlı anı olmuştu. Hasan TERCAN’ a kaleye geçme sırası sende hadi hasan kaleye geç dedim ya Ahmet amca ben oyuncuyum kale ye maleye geçmem diye sinirlendi. Çocuk İstanbul sevdalısı kaleye geçersen 1 hafta içerisinde İstanbul’ a gitmeyi nasip etsin Allahım dedim tamam tamam geçerim kaleye diye söylene söylene geçti top oynadığımız alan dardı vurduğumuz top ya semaver tarafına gidiyor ya da bayır aşağı ya doğru gidiyordu. Tamam, Ahmet amca diyordu Hasan; sen yorulma ben alır gelirim diye koşuyor tekrar oynuyorduk bir ara hadi gelin yemek hazır dediler bizden önce Hasan koşmuştu benim gibi futbolcuyu kaleye geçirmişlerdi olurmuydu diye söylenmeye başlamıştı ta ki annesinin elini yıka gel diye bağırmasıyla kesmişti söylediklerini. Yemeğimizi güle oynaya yedik, sohbet sohbeti getirip götürüyordu, bir taraftan annem başlıyor eskilerden lakapları saymaya bir bir anlatmaya cıbırlardan, dolmacılardan, dana kocalardan, taylardan, tilkicilerden, Yakuplardan, derken bir ara sarı hafız geldi çattı annem durur mu ilahi okumaya sarı hafız derler ve anlatmaya başladılar bir yanık ve dokunaklı sesi vardı rahmetlinin ağlayan çocuk susardı, ilahi ve kaside söylerdi. sesi çok güzeldi diye, bir oradan bir buradan bazende depeköy de akrabalarımız var oraya onlara ekin biçmeye yardıma giderdik diye, bazen de Çanakkale de Şehit olan annemin babasının savaş arkadaşının köyüne giderdik onlar da bize gelirdi yardıma bir oradan bir buradan konu konuyu açıp gidiyorlardı. Akçagözünde bekçilik yaptıklarını üzüm bağını beklediklerini, annem Bilal’ e bir ara yukarı çıkarken neler düşündüğünü sordu. Babam Yakup TERCAN geldi bir ara aklıma dedi ne zorluklar çekmişti buralarda ne mücadeleler vermişti onlar geldi dedi gözümün önüne dedi ağlamaklı oldu. Hani bu durum karşısında kimselerde bir şey demedi. Bir ara çay tazeleyelim mi diye ortalığın ahengini bozan bir ses yükseldi, belklide iyi oldu ortalığın matem havasını bozmuş oldu zaman daralıyordu hava kızarmaya güneş batmaya yüz tutmuştu. Hadin toplanalım denildi geldiğimiz gibi bütün eşyaları araca yükledik 2-3 kişi bulunduğumuz, konakladığımız yeri kolaçan ediyorlardı. Hem unuttuğumuz bir şey varmı diye hemde ocaktan kıvılcım varmı diye kontrol ettik. Traktöre binip geldiğimiz yoldan aşağıya köye doğru hareket ettik bir ara tam bayırın başında Bilal traktör giderken oturduğu yerden ayağa kalkıp mezarlık tarafına doğru bakıyordu annem birden boş bulunup nereye baktığını sordu Bilal ise annemin mezarlığı görünüyor mu ona baktım, oğul anana- kardeşim mezardan çıkmaz sen önüne bak, mezara bakmanın zamanı ve yeri değil aşağı düze inince bakarsın, hepimizi yardan-uçurumdan aşağıya basacaksın- atacaksın dedi kardeş acısı başka be bilalim dedi ve arkasından bu dörtlüğü söyledi. Dur deme ne olur, Yaşama nedenim odur. Ağlamadığım gün mü olur, Ağlamak suç mu be Bilal Aşağıya iniyorduk belli bir hızda motorun gürültülü sesi bize yaşadığımız bu güzel günün yorgunluğuna karışıyordu. Evet, herkes kendince mutluydu. Bizler ilk defa görüyorduk, daha sonra tekrar gideriz diye sözleştik ama gidenler ayrılanlar vardı aramızda belki giderdik bellimi olur bir daha çıkardık sarıdağ a pınarın başına bu sefer daha önce kimlerle geldik diye anarız yaad ederiz günlerimizi. Belki köyümüzden olup ta gitmeyenler dahi vardır SARIDAĞ’ a, belki de sadece Orman tarafından gelen mahkeme kâğıtlarından aaa Sarıdağ’ da tarlamız varmış bizim de diyenlerde vardır. Elbette. Sarıdağ’ da bir piknik yapmanızı ve o doğayı o havayı içinize sindire sindire bir gün geçirmeniz dileğiyle 22 Kasım 2013 Ahmet YAKAR Dostlarla elele hep birlikteliğe |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DALINDA DUT YEMEK - 30/07/2021 |
Şahin ÖZTÜRK ise “O zaman kapı her zaman açık istediğiniz zaman gelip Dut tan kana kana yiyebilirsiniz “dedi. Teşekkür ederek ayrıldık. |
Rahmetli Tay Ahmet Dedem ve Tatillerde Köyde Kitap okutması - 26/07/2021 |
Alpsarı köyümüzde dedemin misafir odasındaki tavanda köşelere meyveler asılmış ve mis gibi kokusu eşliğinde (mevsimine göre) okuttuğu kitaplar unutulmaz bir anımdı. |
Gümüşdöven Neresi - 08/11/2019 |
Gümüşdöven Neresi |
SAMANLIKTAKİ ELMA - 08/11/2019 |
SAMANLIKTAKİ ELMA |
CAMÖNÜ - 08/11/2019 |
CAMÖNÜ |
Rahmetli BEKİR HASEKİ - 08/11/2019 |
Rahmetli BEKİR HASEKİ |
RAMAZAN AYI HATIRALARIM - 08/11/2019 |
RAMAZAN AYI HATIRALARIM |
KÖYÜMÜZDE YETİŞEN MAHSULLER - 08/11/2019 |
KÖYÜMÜZDE YETİŞEN MAHSULLER |
Alpsarı Köyü Piknik ve Tanışma Şöleni - 08/11/2019 |
Alpsarı Köyü Piknik ve Tanışma Şöleni |
Devamı |