İÇMELER

Buzdolabından çıkartıp özel termoslarda saklama yapılarak soğukluğu muhafaza edilerek al eline su bidonu at arabaya git tarlaya şimdilerde kolay, yürümüyoruz bile, otomobil ile tarlaya gidiyoruz; eksiklerimizi ve unuttuklarımızı da araçlarımızla getiriyoruz çalışmanın adı da tadı kalmadı gerçi şimdiki adı ya gezme veya piknik oldu.

Alpsarı’ da geçen bir hikâye Bundan tamda net olarak bilemiyorum ama 40-45 yıl önceleriydi.

Neyse eskillerde her evde mutlaka bulunurdu çotura ve maşrapa, çoturada su soğukluğunu muhafaza ederdi çabuk ısınmazdı. Debniyi (debninin içinde yoğurt olurdu genelde) sular köy pınarlarından doldurulurdu. Çalışma alet ve ihtiyaçlarımızı Merkebe yükleyip Tarlaya çalışmaya gideceğimiz yere götürürdük. Varsa ağaç, ağaç yoksa kaya dibine veya dallarla gölgelik yapılarak gölge gelen yere koyardık su maşrapası, çoturasını ve debniyi sıcaktan tez ısınmasın diye.

Hemen işe koyulurduk getir götür işleri bize aitti. Onu getir bunu getir bazende büyüklerimiz bize ayak altında dolaşmayın gidin oynayın fazlada uzaklaşmayın derlerdi. Çalışmalar hızlanırdı derken öğle zamanı yaklaşıp yemek vakti geldiğinde herkes işini gücünü olduğu yerde bırakıp yemek için hazırlanan yere gelip otururduk.

Öğlen yemekleri yendikten sonra köyden getirdiğimiz sular kalmazdı su içmeye, yemeklere ve bulaşıklara kullanılırdı. Tarlada öğleden sonra içilecek su kalmadı diye elimize su kaplarını vererek bize çaydan dedenizin gösterdiği İçmelerden su doldurun diye gönderirlerdi.

Rahmetli Tay Ahmet dedemin gösterdiği yerleri aramaya çayın kenarlarında giderek İÇMELERİ aramaya başlardık hem oyun oynardık hem arardık, yassı taş bularak çayın kenarında sektirme yarışı yapardık. Kim en çok sektiriyor diye yarış yapardık. Çayın kenarlarında bulgur bulgur kaynayan su kaynağını bulduğumuzda ilk bulan diğerlere haber versin derdik kimimiz çayın bir tarafında kimimiz diğer tarafta arıyorduk. Kim önce bulursa haber versin diyorduk aradığımız yeri bulunca buldum buldum diye bağırınca koşarak gelirlerdi suyu bulandırmadan küçük kaplarla çoturaya suyu doldururduk. Daha sonra upuzun yatarak içerdik suyu hem içerdik hem de bulgur gibi kaynamasını seyrederdik; üşenmeden büyüklerimizin çalıştığı tarlaya sırayla taşırdık yorulan el değiştirildi. Debni yi de doldururduk bulaşık falan yıkanırsa diye; Debni bizim oyuncağımız olmuştu, ağzını açıp hızla çeviriyorduk, su dökülmüyordu. Âmâ karşımızdakine de dikkat ediyorduk

Büyüklerimiz nerde olduğumuzu merak ettikleri için bağırırlardı susadık neredesiniz. Diye Geldik geldik diye bağırarak karşılık verirdik.

 Ne günlerdi; unutulmaz bir anı olmuştu İÇMELER

04.04.2019

Ahmet YAKAR

Dostlarla Elele Hep Birlikteliğe