ÇANKIRI ALPSARI KÖYÜ
1 | DADAK | Bebeklere ve küçük çocuklara verilen tatlı. |
2 | DADAKCI | Şeker, çikolata, dondurma gibi şeylere düşkün olan. |
3 | DİKLENMEK | Kafa tutmak,İNAT ETMEK. |
4 | DİKME | Kavak, söğüt gibi yeni budanan ağaçların köksüz dallarının fidan olarak dikilenine verilen ad. |
5 | DİŞEMEK | Çocukların diş çıkarması.Değirmen taşlarının sürtüne, sürtüne pürüzünü yitiren yüzeylerine, zaman, zaman değirmencinin ağzı ince özel çekiçle birkaç nilim derinliğinde diş açması.Tırpanın ağız kızmının örs ve çekiçle inceltilmesi. |
6 | DİNGİLMEK | Devrilmek. |
7 | DİGELMEK | Bir nesnenin devrilecek gibi iki tarafa sallanması. |
8 | DEVEK | Tarlada fasulye, patates, kabak gibi sebzelerin ürün dılında kalan tarafı.Üzüm asmasın. |
9 | DAMIZLIK | Yoğurt yapmak için önceki yoğurttan saklanan kısım maya.Kaliteli erkek hayvan. |
10 | DEPNİ | Taban ve ağız kısmı dar, ortası geniş ve uzunca, tombul görünümlü, çeşitli boyları olan.Ağzında kapağı, kapağı ve sapına sincir takılan bakırdan yapılıp kalaylı olarak kullanılan bir mutfak kabı.Çorba, yoğurt, ayran gibi sıvı yiyecek, içeceklerin taşımasında kullanılır.Özellikle bağ, bahce, harmanlara yiyecek götürmede kullanılır. |
11 | DIKIM | Küçük lokma. |
12 | DÖRTDÖNMEK | Kaybettiğini bulmak ve istediğini elde etmek için koşuşturmak. |
13 | DOVAH | Öküzleri durdurmak kullanılan bir sözdür. |
14 | DİRGEN | Sapların dağılmasını sağlayan iki ağızlı bir alet. |
15 | DAYAK | Kahnının ön tarafına durduğunda düz tutması ve öküzlere yük binmemesi için dikilen bir ağaç.Eşşeğe yük yüklerken devrilmemesi ve iki tarafı dengede tutmak için ucu çatallı ağaç parçası. |
16 | DULGA | Gölge veya hafif görüntü. |
17 | DİRECEN | Ağaçlarda meyvelerin dallarını kırmaması için altına konulan sırık. |
18 | DIRIK DUTMAK | Sebaat etmek, Sabretmek, yada etmemek.Bir işte fazla durmayan tembellik edenlere denir hiçbir yerde dırık tutmadın diye. |
19 | DENGESEK | Yarı akıllı ne yaptığını bilmeyen. |
20 | DİBEK | Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan.Dibek taşı yuvarlak 70,80 cm geniliğinde 50,60 cm derinliğinde merme taşından yapılan bir gereçtir. |
21 | DİNK | Bir çeşit dibektir.2mt çapında yuvarlak olarak yapılan iki veya tek taşı olan bir alettir |
22 | DULUK | Kadınların yaşmak dışına çıkan yüze düşen kenarındaki saçları. |
23 | DEMRE | Bir nevi hastalıktr. |
24 | DONUKLAMAK | Ağlamak üzere aşırı duygulanmak, gözlerinde yaş olmak. |
25 | DİBİLDEMEK | Belirli belirsiz canlı cansız halinde haraket etmek, ayaklarını kıpırdatmak.Bir şeyi kurcalamak. |
26 | DOMUD | Çevresine karşı soğuk, ilgisiz davranmak, suratı gülmeyen, |
27 | DUNUK | Rengi solmuş, sisli, puslu, iç karartıcı durgun gibi anlam. |
28 | DÖKÜM | Köyün ortak giderleri için köydeki ailelerin ekonomik gücüne göre toplanan para, salma. |
29 | DEŞMEK | Aramak, altını üstüne getirmek.Yara ve benzeri yerlere delik açmak gibi. |
30 | DÜRZÜ | Alçaklıkta ve namuszuzlukta çok ileri giden kimseleri anlatmak için kullanılan bir deyim. |
31 | DOLAMA | Parmaklardaki derinin çepe, çevre soyulması ve irin toplaması ile kendini gösteren bir cilt hastalığı. |
32 | DÖŞEK | Yatak. |
33 | DABAN | Sürülmüş tarlayı düzeltmek için kalın tahtadan yapılmış bir alet sabana takılarak tarlanın düzlenmesi sağlanır. |
34 | DAM | Ahır hayvanların kışın konulduğu bölüm.Çatı katı anlamına. |
35 | DARGIN | Küs. |
36 | DAVAR | Koyun, keçi sürüs. |
37 | DELLAL | Haber veren, çağıran. |
38 | DEPE | Tepeler,başın üst tarafı yada yukarısı. |
39 | DEPUK | Tekme atma. |
40 | DİRİ GÜN | Çarşamba gününe verilen ad.O gün çankırının pazarıdır. |
41 | DESTE | Ekinlerin sapının kuçaklıyak kadar demet, demet hale getirilmesi. |
42 | DİNELMEK | Bir süre ayakta beklemek. |
43 | DİRLİKSİZ | Geçimsiz. |
44 | DİBİLDEK | Hareketli durduğu yerde duramayan. |
45 | DEYNEK | Çobanların sopası. |
46 | DURELE | Bekle biraz acele etme. |
47 | DUTTURUVERDİ | Aniden bir yere gidecem, yada şu işi yapacam diye ısrar etmesi.Yada küçük çocukların bir anda ağlayarak bir şey istemesi. |
48 | DÜVE | Dişi ineğin doğrmamış hali genç inek. |
49 | DEDE SAKALI | Baharda çıkan yaprajkarı tırtıllı çiğ olarak yenilen bir ot. |
50 | DOGNRA | Ayak ve ellerde birikmiş kalınlaşmış kir. |
51 | ||
52 | DESTE | Ekinlerin |
53 | DAL | Omuz. |
54 | DAVAR | Koyun, keçi sürüsü. |
55 | DALAP | At, eşşek gibi hayvanların çiftleşmek için kızgın hali. |
56 | DAL,DAŞŞAK | Çırılçıplak. |
57 | DAM ÜSTÜ | Toprak evlerin üzeri. |
58 | DALLANDIRMAK | Yapılacak bir işi gereksiz yere uzatmak. |
59 | DAMIZLIK | Peynir mayası. |
60 | DANDİNİ | Karışık işler. |
61 | DAYAK | Kağnılarda durduğunda okun altına konulan direk.Yük hayvanlarına yük, yüklemek için iki tarafına konulan kalın sopa. |
62 | DAVUN | Vücütta çıkan irinli bir hastalık. |
63 | DAŞIRGAMAK | Hayvanları ayağında oluşan yara. |
64 | DAYAMA | Ağzına kadar doldurulmuş çuval. |
65 | DAYILANMAK | Kafa tutmak. |
66 | DEBERTMEK. | Unutulmuş bir şeyi tekrar gündeme getirmek.Bir şeyi karıştırmak. |
67 | DEPREŞTİRMEK | Kapanmış bir yarayı karıştırmak. |
68 | DEBELENMEK | Yerde yatıp yuvarlanmak. |
69 | DEH, DÜĞ | Hayvanları haraket ettirmek için söylenen söz. |
70 | DEMREĞ | Bir çeşit cilt hastalığı. |
71 | DENE | Kabuğu soyulmuş buğday. |
72 | DENGİLMEK | Devrilmek, yana yatmak. |
73 | DİNGİLDEMEK | Olduğu yerde oynamak. |
74 | DEPME | Bel küreğinin ayak basılmak için ağaçtan yapılan aleti. |
75 | DEPNİ | Kapağı zincirle kendisine bağlı üstü, altı dar ortası genişce bakırdan yapılan çok çeşitli ve çok amaçla kullanılan kap. |
76 | DEPÜK | Tekme. |
77 | DERAMET | Güç, kuvvet. |
78 | DİRİ GÜNÜ | Çarşamba günü.Bu gün çankırıda Pazar olduğu için söylenir.Ayrıca bu günlerde panayır kurularak çok haraketli canlı olduğundan. |
79 | DEVŞEK | Çocuk. |
80 | DOHAH | Öküzlere seslenme. |
81 | DEYHA | Ta orada. |
82 | DEYMEK | Miras kalmak, hak kalmak. |
83 | DEVE YOLU | Kervan yolu. |
84 | DEVEK | Sebzelerin yenmeyen dalları.Üzüm asmasının ana gövdesi. |
85 | DIMAĞI | |
86 | DIS DIMBIL | |
87 | DEVREZ | Dar geçit. |
88 | DINGIRDAMAK | Gereksiz konuşmak |
89 | DIRIK | Kök temel, |
90 | DIRIK TUTTURMAK | Bir işte sabır göstermek sonuna bekleyip tutunmak. |
91 | DIŞLIK | İyi geçinmek. |
92 | DİRLİK DIŞLIK VERMEMEK | Rahat huzur vermemek. |
93 | DIZLAK | Tüysüz.Dım dızlak. |
94 | DİDİK | Karıştırılmış. |
95 | DİK | |
96 | DİKELMEK | Karşı gelmek. |
97 | DİLİK | Dilimlenmiş.Yarık. |
98 | DİLLEMEK | Arkadan konuşmak. |
99 | DIMDIZLAK | |
100 | DİLME | Uzun, bölünmüş kereste. |
101 | DİLMEÇ | Yanları yırtmaclı üç etek. |
102 | DİNGİL, DİNGİL | Sallana, sallana gitmek. |
103 | DİNGİLDEMEK | Kımıldamak, oynamak devrilecek gibi olmak. |
104 | DİNGİLMEK | Devrilmek. |
105 | DİP BUCAK | Köşe bucak evin her tarafı. |
106 | DİPLİ DORUKLU | Her taraf. |
107 | DİRECEN | |
108 | DİREKLEME | Bir işi yaparken sorup soruşturmadan hemen yapılan. |
109 | DİREME | |
110 | DİRLİKSİZ | Geçimsiz. |
111 | DİŞEMİŞ | Yeni dişleri çıkan. |
112 | DİŞEMEK | |
113 | DİTMEK.DİFTMEK | Yün, pamuk gibi şeyleri çeke, çeke ayırmak. |
114 | DİVLİM | Yağmurdan delinen yerler. |
115 | DURU YAĞ | Sıvı yağ. |
116 | DOLAŞIK | Kirli, pis işler yapan üç kağıtcı. |
117 | DOLAY | Etraf, çevresi. |
118 | DOLUKMAK, DOLUKSAMAK | Hüzünlenmek, ağlamaklı olmak. |
119 | DOMATA | Domates. |
120 | DOMUR,DOMUR | Damla,damla. |
121 | DOGRA | |
122 | DOMUTMAK,DOMUDAK. | Somurtmak, suratı gülmeyen. |
123 | DORAK | Erikleri kaynatılması ile elde edilen marmalet. |
124 | DÖL | Koyun, keçi yavruları oğlaklar,kuzular. |
125 | DÖL DÖKME | Sebzelerin meyveye durmuş hali. |
126 | DÖL,DÖŞ | Çoluk, çocuk. |
127 | DÖNÜM | Çeşmeden her defasında su getirme. |
128 | DÖVECEK | Çamaşır yıkama sopası. |
129 | DÖNÜŞÜK | Sırayla ekilen biçilen yer. |
130 | DULGA | Gölge tam görünmeyen. |
131 | DULUK | Yanaklar. |
132 | DURUŞMAK | Tarlaları paylaşmak. |
133 | DUVAK | Gerdek gecesinden sonraki sabah kadınlar arasında yapılan küçük bir eğlence. |
134 | DÜĞDÜLEMEK | Gagalamak. |
135 | DÜMBÜLLÜ | Fena, kötü kimse. |
136 | DÜNEĞEN | Dün |
137 | DÜZÜNMEK | Giyinip, süslenmek. |